Venedik Bir Gün Ölürse
Makale: Özhan Öztürk
Dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olduğundan kimsenin şüphe etmediği kudretli geçmişinden dolayı La Dominante[1] ve La Serenissima[2], güzelliği yüzünden ise Adriyatik Kraliçesi, Su Şehri, Maske Şehri, Köprüler Şehri, Yüzen Şehir ve Kanallar Şehri lakaplarıyla anılan Venedik çözümlenmesi pek kolay olmayan iki devasa ve karmaşık sorun yüzünden 21. Yüzyılın sonunu göremeden yok olabilir.
- Asırlar önce Venedik lagününe çalışan kazıklar üzerine inşa edilen kent, su kanallarıyla çevrili yapısı ve zeminindeki çökmeler nedeniyle bir yandan her yıl milim milim denize gömülürken küresel ısınma sebebiyle deniz seviyesindeki yükselme bu batışı katmerlendiriyor.
- Nüfusu hızla azalan ve tek canlı endüstrisi turizm kalan yerleşim kent kimliğini kaybederek hızla tema parkı sahte bir şehre dönüşüyor gerçek Venedik yerini turistlere hizmet vermek dışında başka amacı olmayan bir çeşit Veniceland’a devrediyor.
Venedik Ne Zaman Sular Altında Kalacak?
Acqua Alta
Hem doğal hem de insan yapımı çeşitli faktörler yüzünden Venedik’in yılda yaklaşık 100 kez sular altında kalmasına sebep olmakta genellikle Ekim’den kış sonuna kadar gerçekleşen durum halk tarafından acqua alta olarak adlandırılmaktadır. Son bilimsel araştırmalar 117 adadan oluşan İtalya’nın lagün kenti Venedik’in kuzeyindeki adaların her yıl iki ile üç milimetre, güneyindeki adaların ise üç ile dört milimetre suya battığı, batışının doğu yönünde daha hızlı olduğunu ortaya koyuyor. Venedik’in batışının azaldığını öne süren geçmişteki araştırmaların aksine batışın hızlandığı ve Venedik’in 2032 yılına kadar 80 mm daha sulara gömülebileceğini görülüyor. Son olarak 29 Ekim 2018’de şiddetli yağış ve fırtınanın deniz seviyesini yükselttiği Venedik’in cadde ve kanalları sular altında kalmış, acqua alta 156 cm’e ulaşarak San Marco Meydanı’nın tamamen sular altında bırakmıştı. Bu taşkın kent tarihinin dördüncü en yüksek gelgiti olup, rekorlar 4 Kasım 1966’da 194 cm, 22 Aralık 1979’da 166 cm, 1 Şubat 1986’da ise 158 cm olarak ölçülmüştür.
Akdeniz’de Sular Yükseliyor
5. Yüzyılda kuruluşundan bu yana, Venedik’te sel yaygın olarak görülmekteydi. Bununla birlikte yeraltı suyu pompalaması kentin altındaki toprağın çökmesine sebep olmuş, dahası konteyner gemileri için lagünün yatağının temizlenmesi gelgit dinamiklerini değiştirmiş böylece Venedik’i fırtına dalgalarına karşı daha savunmasız hale getirmiştir. Amerikalı tarihçi Thomas F. Madden (1960-) Venedik kitabında ‘Her zaman mükemmel bir güzellik ve yavaş ölüm için kırılgan bir yer olan yerleşimin artık şiddetli dalgalar altında kalmaya başladığını ve artık acil bir şeyler yapılması gerekli’ olduğunu bildirmiştir. [3] Yeraltı suyu pompalama yasağı kentin çöküşünü durdurmuş veya en azından şu anki hızına yani yılda 1-2 milimetre olacak kadar yavaşlatmışsa da bu sadece ilk adım olarak görülmelidir. Venedik’te su denetimini yönetmek amacıyla 1505 yılında ‘Magistrato alle Acque’ adlı resmi bir büro kurulup, 2014’e dek varlığını sürdürmüşse de deniz seviyesine ait ilk ölçümlerin 1872 yılından itibaren yapılmakla birlikte 18. yüzyılda yaşamış olup Canaletto adıyla bilinen İtalyan sanatçı Giovanni Antonio Canal’ın (1697-1768) çizdiği resimlerden, 1727’den 19. yüzyılın sonuna kadar Venedik’teki su seviyesinin 60 santimetreden daha fazla yükseldiği anlaşılıyor. Venedik’in 20’inci yüzyılda yaklaşık 120 mm suya gömüldüğü tahmin ediliyor ki buna bir de küresel ısınma ve buzulların erimesi sebebiyle deniz seviyesinde yaşanan 110 mm artış eklenince bu durumun sürdürülebilir olmadığı anlaşılıyor. İtalyan Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma, Teknoloji ve Enerji Ajansı’nın (Enea)[4] çeşitli üniversitelerle ortak araştırmasına göre Akdeniz’de son 1000 yılda yaşanan 30 cm’lik seviye artışı, gelecek 100 yılda 3 katına çıkabileceği hatta Kuzey Adriyatik’te 90-140 cm’ye
ulaşabileceği sanılıyor. Atmosfere salınan karbondiyoksit seviyesindeki artışın yol açtığı küresel iklim değişikliği sebebiyle deniz seviyesi sürekli yükseldiğinden Venedik’in yanı sıra, Kuzey Adriyatik’e kıyısı bulunan Trieste’den Ravenna‘ya kadar çok sayıda İtalyan kıyı kenti de tamamen sular altında kalma riski taşıyor. Nature Dergisi’nde 2018’de yayınlanan ‘Akdeniz UNESCO Dünya Mirası, kıyılarda sel baskını ve deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle erozyon riski altında’[5] başlıklı makalede Venedik’in sular altında kalma ihtimalini % 97 oranında vermiştir.
MOSE, Venedik’in batışını durdurabilir mi?
İtalya’nın Deniz Bilimleri Enstitüsü uzmanları ve daha pek çok bilim insanı Venedik’in suya gömülmesinden ziyade Adriyatik Denizi’ndeki su seviyesinin de yükselmesinin tolere edilemeyecek oranda artacağına hatta 21’inci yüzyılın sonunda su seviyesinin 50 santimetre yükseleceğine inanıyor. MOSE boyu 110 santimi geçen dalgaları engelleyebilecek şekilde inşa edilmekte olup, gerektiğinde bariyerin kapıları kapanması ve dalgalara karşı kenti koruması planlanıyor.
Venedik’in batışını engellemek için çözümler üretmek üzere bir grup inşaat ve mühendislik firması Consorzio Venezia Nuova‘yı (Yeni Venedik Konsorsiyumu) oluşturmak için hükümetle bir araya gelmiştir. Konsorsiyum şehri korumak için gerektiğinde yükselecek, daha sonra lagünün denize bağlı kalmasını sağlamak için daha düşük seviyelerde olacak olan ileri teknoloji mobil engellerin inşasını önermiş, 1994’te, İtalya’nın Bayındırlık İşleri Konseyi bu planı onaylamıştır. MOSE bariyeri, aslında lagünün üç girişinin her birinde bulunan üç ayrı taşkın bariyeri olup, her bariyer, lagünün zeminindeki bir menteşe ile bağlı ve içi boş olduğundan,
suyla dolmalarına izin veren 20 ayrı kapıdan oluşmaktadır. Sakin havalarda su dolu kapılar, lagünün dibinde oturmakta, ancak Venedikliler’in acqua alta dediği son derece yüksek bir gelgit tehdit ettiğinde su kapılardan dışarı pompalanıyor ve hava ile değiştiriliyor, kapıların yüzeye çıkmasına izin vermektedir[6].
MOSE: Denizin Dibindeki Ferrari
Lagün girişlerine Consorzio Venezia Nuova sorumluluğunda Ulaşım Bakanlığı tarafından yaptırılan hareketli bariyer sistemi MOSE[7]’un Venedik’i aqua alta zamanı gerçekleşen sellere karşı değil, batmaya karşı da koruyabileceği düşünülmektedir. Milyonlarca euroya mal olan sel koruma sisteminin inşası 2003’de başlamışsa da Lido, Malamocco ve Chioggia girişlerinde paralel olarak devam etmektedir[8] . 2018 yılında faaliyete geçmesi planlansa da henüz tamamlanmadığından, MOSE’in mühendislik eksiklikleri ve devasa masrafları, bu mega projelerin ne derece doğru planlandığı ve etkili olacağı hakkında bir takım sorular sorulamasına sebep olmaktadır. Projenin bitiş tarihi geleceğe doğru itilmeye devam etmekte olup, en son tahmin 2021’dir. 1966’daki selden sonra, kenti koruma planına karar vermesi, onaylatılması, finanse edilmesi, tasarlanması ve kısmen inşa edilmesi 50 yıldan fazla sürmüştür. 1966’da deniz
seviyesinin yükselmesi, yalnızca birkaç bilim insanının düşündüğü, günümüzde dünyadaki şehirler için varoluşsal bir tehdit olarak görülen küresel ısınma ise hesaplara katılmayan bir şeydi. 1970’lerde modası geçmiş teknoloji ile tasarlanan ve bugüne dek 7 milyar Euro harcanan projede paranın en az 2 milyar eurosu Francesco Giavazzi ve Giorgio Barbieri’nin 2014’de yayınlanan ‘Yasaya göre yolsuzluk: İtalya’yı batıran büyük eserlerin lobisi’[9] adlı kitabında anlatıldığına göre çeşitli düzeyde politikacı ve uzmanların karıştığı yolsuzluk skandalı sırasında yok olmuştur.[10] Maliyet hesapları böylece 3 katına çıkan MOSE bariyeri projesi Venedik’teki bir konferansta, Hollanda’daki Wageningen Üniversitesi’nden bir iklim uzmanı olan Pier Vellinga (1950,-) tarafından “deniz dibinde bir Ferrari” olarak nitelendirilmiştir. UNESCO raporuna göre 2100 yılında muhtemelen 16 cm, daha kötü ihtimaller olarak ise 22 veya 31.4 cm deniz seviyesi artış senaryosu göz önünde bulundurulduğunda 20 cm’lik bir artışa göre tasarlanan bir bariyerin ne derece işe yarayacağı daha şimdiden uzmanları tedirgin etmektedir. Ayrıca MOSE’un bakım ücretleri için ilk tahminler, yılda 12 milyon dolar ila 18 milyon dolar arasında olmasına karşın yılda 50 milyon doları bulacağı da öngörülmektedir.
Batışa Engel Olabilecek Diğer Projeler
Suların yükseleceği gerçeği ile karşı karşıya ve çözüm alternatifleri bekleyen Venedik’i kurtarmak için ortaya atılan düşüncelerden birisi de Venedik’te suların yükselmesiyle eş zamanlı adayı sürekli suyun yüzeyinde taşıyacak bir deniz simidi oluşturmayı amaçlayan Biyolojik Tasarım Çözüm önerili Venedik Projesi. 2012’de mimari ve sentetik biyolojiyi birlikte kullanmayı öneren Dr. Rachel Armstrong’un Işığa duyarlı Protocell teknolojisi ile Venedik’in ahşap kazık temellerine yapışarak kalker oluşturmak için proglamlanmış yaşayan teknoloji kullanmayı önerdiyse de henüz bu konuda bir adım atılmadı.
2010 Bienali’nde, Venedik çevresinde deniz kenarı gökdelenlerinin geliştirilmesi konusunda hipotez oluşturan Julien De Smedt Architects tarafından sunulan Aqualta 2060 projesi de pek tartışılmadan rafa kaldırıldı.
Venedik Tema Park mı Olacak?
Amerikalı yazar ve eleştirmen Mary McCarthy (1912-1989) “Venice Observed” adlı dergide yayınlanan yazısında “Turist Venedik’in gerçek Venedik olmadığını iddia
etmenin faydası yok” dediğinde kentin yerli nüfusun bugüne oranla oldukça yüksekti. İtalyan arkeolog ve sanat tarihçisi, Louvre Müzesi Bilim Konseyi üyesi Salvatore Settis ‘Venedik Ölürse’[11] adlı kitabında 1951’de 174.808 kişiyi barındıran kentin 2015’e gelindiğinde nüfusunun 56.072’ye düştüğünü, günümüzde her yerli Venedikliye karşılık 140 turistin kenti ziyaret ettiğini, turizmin bu hızla gelişiminin devam etmesi durumunda şehir merkezinde gerçek kent yaşamının son bulmasının kaçınılmaz olduğundan haklı olarak şikâyet ediyor. Venediklilerin memleketlerini terk etmelerinin sebebi sadece yaşamak için pahalı bir yer olması değil aynı zamanda yaşam şartlarının gittikçe kötüye gitmesi. Ayrıca dünyanın en popüler turistik yerlerinden biri olan Venedik’te ziyaretçilerin harcadıkları paranın arz ve talep dengesini tamamen bozarak, kent yerlilerine garsonluk ve hediyelik eşya dükkanlarında satıcılık dışında meslek tercihi şansı bırakmaması.
Kentin merkezini oluşturan Büyük Kanal boyunca 2000 yılından itibaren Ulusal Araştırma Konseyi, Mediocredito bankası, ulaşım bürosu, yerel eğitim kurumu, Alman Konsolosluğu, marketler ve doktor muayenehanelerinin yerini hediyelik eşyalar ve otellerin aldığını bildirirken, turizm ve para hırsının yerli vatandaşların yaşamasını zorlaştırdığını “turist mono kültürü bir şehre hükmediyor” sözlerini sarf ediyor. Settis, Las Vegas’taki Venedik Oteli de dahil olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde Venedik’in taklitleri yaratılırken gerçek Venedik kentinin turistleri eğlendirecek gerçeğin karikatürü bir tema parka dönüştürüldüğünü iddia ediyor. İşin ilginç tarafı şu anda çöp depolanan Venedik Lagünü’ndeki adalardan birinde 2010 yılında ‘Veniceland’ adında bir tema park oluşturulması yani gerçek olanın yanındaki sahte bir Venedik daha oluşturulmaya çalışılmışsa da Venessia adıyla örgütlenen kent sakinlerinin düzinelerce gondola kostümler giyerek yaptıkları protesto gösterisinin ardından vali Giorgio Orsoni geri adım atmıştır.
Venedik Kurtarılabilir mi?
2011 yılında suya indirilen devasa yolcu gemisi MSC Divina 333 metrelik uzunluğuyla San Marco Meydanından iki kat daha uzun 67 metrelik yüksekliğiyle Palazzo Ducale’den iki kat daha yüksek olup, her yıl milyonlarca turisti kente taşımaktadır. Büyük gemilerin yanaşması için kanal kazımı veya genişletilmesinin de bizzat taşkın sebebi unutulmamalıdır ki 1964’de açılan Canale dei Petroli 1966 taşkının sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir. Settis, turizm endüstrisince rehin alınan Venedik’in kurtarılabilmesi için öncelikle sadece anıtlara değil kentin yerlilerine de değer verilmesi, daha fazla gencin tarihi merkezde yaşamasını teşvik için yaratıcı girişimler oluşturulması, Venedik Bienali örneğinde olduğu gibi daha fazla kültürel faaliyetin planlanması, üniversiteler ve kamu binalarının yeniden kullanımı ve en önemlisi sadece turistler için değil, bölge sakinlerinin de hizmet alıp, verdiği dükkanların korunmasını öneriyor. Doktorların Hipokrat yemini etmesi gibi Vitruvius yemini edecek, tarihi kentin benzersizliğini yok ederek ölümüne katkıda bulunabilecek bir şey inşa etmeyi asla kabul etmeyecek mimarlara ihtiyaç olduğunun savunulması tüketim toplumunda ne akdar karşılık bulabilir?. Settis’in 20 milyon turistin istilasına karşın kentin karakterini ve DNA’sını korunmasına odaklanan abartılı, romantik ve muhafazakâr bulunan görüşleri Venedikliler arasında büyüyen bir sivil bilincin varlığını göstermekteyse de Venedik’i koruma bilinci global bir tavra dönüşebilirse Venedik kurtarılabilir sanıyorum.
Venedik Zaman Makinesi Programı
Venedik’in kültürel mirasının korunması yönünde atılan sevindirici bir adım 2012’de EPFL[12] ve Ca’Foscari Üniversitesi’nin Giorgio Cini ve Lombard Odier vakıflarının da yardımıyla ‘Venice Time Machine’ adlı bir proje başlatarak milyonlarca belge ve fotoğrafı tarayarak arşivlemiştir.
Notlar
[1] İtalyanca dominante ‘baskın’
[2] Bizans terimi olup, Venedik, dışarıdan, diğer birçok şehri etkileyen karmaşadan kurtulmuş, huzurlu bir yere benzediğinden Serenissimo ‘en huzurlu’ anlamında bir lakap ile anılmaktaydı.
[3] Thomas F. Madden. Venice: A New History. Penguin Books. Londra, 2012
[4] Agenzia nazionale per le nuove tecnologie, l’energia e lo sviluppo economico sostenibile
[5] ‘Mediterranean UNESCO World Heritage at risk from coastal flooding and erosion due to sea-level rise’ https://www.nature.com/articles/s41467-018-06645-9
[6] Jeff Goodell. The Water Will Come. Little, Brown and Company, 2017
[7] MOSE: Modulo Sperimentale Elettromeccanico
[8] https://www.mosevenezia.eu
[9] Corruzione a norma di legge. La lobby delle grandi opere che affonda l’Italia
[10] 2014 yılı Haziran ayında, 500 memur, sözde sözleşmelerdeki sondajın bir parçası olarak Venedik’ten Toskana ve Roma‘ya dek 140 ofise baskın düzenlemiş, rüşvet ve diğer yolsuzluklarla suçlanan politikacılar ve şirket yöneticileri de dahil olmak üzere 35’ten fazla kişi tutuklanmıştır.
[11] Salvatore Settis. If Venice Dies. New Vessel Press, 2016. 180 sayfa
[12] École Polytechnique Fédérale de Lausanne